ISSN: 1307-279X
YEDITEPE MEDICAL JOURNAL - YMJ: 6 (24)
Volume: 6  Issue: 24 - 2012
1.ANESTHESIA FOR ROBOT- ASSISTED LAPAROSCOPIC RADICAL PROSTATECTOMY: OUR 4- YEAR EXPERIENCE
Murat Haliloglu, Mehtap Ozdemir, Nurten Bakan
Pages 559 - 566
Amaç: Robot yardımlı laparoskopik radikal prostatektomi operasyonları sırasında uygulanan basınç kontrollü modun uygunluğunun ve postoperatif sonuçlarının değerlendirilmesi. Method: Robot yardımlı laparoskopik radikal prostatektomi operasyonu geçiren ASA I-III grubu 200 hasta retrospektif olarak değerlendirildi. Hastaların demografik verileri, intraoperatif hemodinamik ve respiratuvar- parametreleri, peroperatif analjezik tüketimi incelendi. Ayrıca hastaların peroperatif hematokrit düzeyleri, platelet sayıları, kreatinin seviyesi ve transfüzyon ihtiyacına bakıldı. Bulgular: Ortalama hasta yaşı 62 yıl, vücut kitle indeksi 28.2 kg m-2, anestezi süresi 3.42 saat, kan kaybı 222 ml bulundu. Hastaların % 4.1’inde kan transfüzyonu gerektiren postoperatif anemi (hemoglobin< 10 g/dl) görüldü. Çok sayıda entübasyon girişimi sonucu gelişen larenks ödemi nedeniyle bir hastada postoperatif mekanik ventilasyon ihtiyacı oluştu. Sonuç: Robot yardımlı laparoskopik radikal prostatektomi daha az kan kaybı, transfüzyon ihtiyacı, anestezi sonrası bakım ünitesi ve hastanede kalış süresi ile ilişkilidir.
Purpose: To assess the feasibility and postoperative outcomes in patients undergoing robot-assisted laparoscopic radical prostatectomy (RALP) with pressure-controlled ventilation mode. Methods: 200 ASA physical status I, II, and III men underwent RALP was searched retrospectively. Demographic data, intraoperative hemodynamic and respiratory parameters and fluid and blood products, intraoperative and postoperative analgesic consumption were all recorded. Additional data included postoperative transfusion need; pre and postoperative hematocrit, platelet count, creatinine levels and length of hospital stay. Results: Mean age of the patients undergoing RALP was 62 years; mean body mass index was 28.2 kg m-2. The mean anesthesia time was 3.42 hours and mean blood loss was 222 ml. Postoperative anemia (hemoglobin ?10 g/ dL) requiring blood transfusions was seen in 4.1% of the patients. One patient required postoperative mechanical ventilation because of laryngeal edema secondary to multiple intubation attempts. Conclusions: RALP was associated with low estimated blood loss (EBL), few blood transfusions, PACU and short hospital stays.

2.COMPARISON OF DYSPNEA SCORING METHODS AND BODE INDEX WITH FUNCTIONAL PARAMETERS IN STABLE COPD
Merve Tepetam, Ali Fidan, Benan Caglayan
Pages 567 - 576
Amaç: KOAH’da dispnenin değerlendiril- mesini ve derecelendirilmesini sağlayan klinik ölçüm yöntemlerinin ve BODE indeksinin, klinik, laboratuar ve fonksiyonel parametrelerle korelasyonunu araştırmak. Gereç ve Yöntem: Ocak 2006-Mayıs 2007 tarihleri arasında kliniğimizde yatırılarak izlenen 38 KOAH tanılı hasta (36 erkek, 2 kadın) yatışlarından en erken 1 ay sonra stabil dönemlerinde değerlendirilerek ayrıntılı solunum fonksiyon testleri, arter kan gazı ölçümü (AKG), 6 dakika yürüme testi (6-DYT) yapıldı. Dispne skalaları belirlendi. St. George’s Respiratory Questionnaire (SGRQ) yaşam kalitesi anketi uygulandı. Vücut Kitle İndeksi (VKİ), %FEV1, Medical Research Council dispne indeksi (MRC) ve 6-DYT kullanılarak BODE indeksi hesaplandı. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 64.2 ± 10.3, ortama VKİ: 27.3 ± 5.4, mL, PaO2: 64.7 ± 14.7, PaCO2: 47.1 ± 18.6, 6-DYT: 276.46 ± 99 metre, FEV1: 1108 ± 652, IC/TLC: 15.1±6.7 idi. Olguların ortama dispne şiddetleri Modifiye Borg Skalası (MBS): 4.32 ± 0.98, Visuel analog skala (VAS): 6.47 ± 1.91, Medical Research Council Skala (MRC): 4.35 ± 0.89, Baseline Dispne indeks (BDİ): 4.68 ± 4.18, Oksijen Tüketim Diyagramı (OTD): 4.50 ± 2.35, SGRQ Yaşam Kalitesi skoru: 66.93 ± 15.52 idi. BODE indeksi ortalaması 5.79 ± 2.5 olarak hesaplandı. Yaş ve VKİ’nin hiçbir yöntem ile korele olmadığı, tüm dispne skorlarının FEV1 ile korele olduğu saptandı. MRC’nin ölçülen tüm standart spirometrik ölçümler ve DLCO ile korelasyon gösterdiği bulundu. FEV1 ile en yakın korelasyonu MRC gösterdi (r=-0.514). AKG değerlerine göre PaCO2 ile MBS arasındaki orta düzeydeki korelasyon (r=0.340) dışında korelasyon saptanmadı. BODE indeksinin SGRQ total skorla yakın korelasyon gösterdiği (r=0.606), AKG ile korele olduğu ve en yakın korelasyonu PaO2’nin (r=-0.382) gösterdiği bulundu. BODE indeksinin IC/TLC ile yakın korelasyon gösterdiği (r= -0.517) saptandı. Sonuç: MRC, KOAH’da dispne düzeyini belirlemede kullanılabilecek güvenilir bir testtir. Hiperinflasyon belirteçi ve mortalite ile ilişkili bağımsız risk faktörü olarak belirlenen IC/TLC’nin BODE indeksi ile yakın korelasyon göstermesi, KOAH’da prognozun belirlenmesinde BODE indeksinin kullanılabileceği görüşünü desteklemektedir.
Background and Aims: To investigate correlation of dyspnea scoring methods and BODE (Body mass index, airflow Obstruction, Dyspnea, and Exercise capacity) index with functional parameters in Chronic Obstructive Pulmonary Disease (COPD). Material and Methods: Thirty-eight COPD patients, hospitalized between January 2006 and May 2007, have been evaluated in their stable period after discharge. Pulmonary function tests, arterial blood gase (ABG) analysis, 6 minutes walk test (6-MWT), dyspnea scorings and St. George’s Respiratory Questionnaire (SGRQ) were performed. Body Mass Index (BMI), FEV1%, Medical Research Council dyspnea index (MRC) and 6-MWT were used to calculate BODE index. Spearman’s correlation test was used in statistical analysis. Results: Mean values of studied parameters are as follows: Age: 64.2±10.3, BMI: 27.3±5.4, PaO2: 64.7±14.7 and PaCO2: 47.1±18.6 mmHg, 6- MWT: 276.4±99.0 m, FEV1: 1108±652 mL, IC/TLC: 15.1±6.7. The dyspnea scores were Modified Borg Scale (MBS): 4.32±0.98, Visuel analog scale (VAS): 6.47 ± 1.91, Medical Research Council Scale (MRC): 4.35±0.89, Baseline Dyspnea index (BDİ): 4.68 ± 4.18, Oxygen Cost Diagram (OCD): 4.50 ± 2.35, SGRQ total score: 66.9±15.5 and BODE index: 5.79±2.5. Age and BMI were not significantly correlated with any of the methods whereas FEV1 was significantly correlated with all dyspnea scores. MRC had correlation with all spirometric measurements and DLCO. The strongest correlation was present between FEV1 and MRC (r=-0.514). Considering ABG, there was no correlation except the one between PaCO2 and MBS (r=0.340). BODE index showed correlation with SGRQ total score and ABG values as well as showed strongest correlation with PaO2 (r=-0.382). BODE index also had correlation with IC/TLC (r= -0.517). Conclusions: MRC is a reliable test for COPD patients for determining dyspnea levels. Relatively higher correlation of BODE index with IC/TLC which is a hyperinflation marker and independent risk factor for mortality, supports that BODE index can be used to determine the prognosis of COPD.

3.PERITONEAL ENCAPSULATION PRESENTING WITH INTESTINAL OBSTRUCTION
Bulent Koca, Hamza Cınar, Kagan Karabulut, Gokhan Selcuk Ozbalcı, Bulent Gungor
Pages 577 - 579
Peritoneal enkapsülasyon çok nadir görülen gelişimsel bir anomalidir. İnce barsakların aksesuar bir periton kesesi tarafından sarılmasıdır. Sıklıkla asemptomatik seyreden ve nadiren intestinal obstrüksiyona neden olan bir hastalıktır. Preoperatif peritoneal enkapsülasyon tanısı koymak mümkün değildir. Tanı ancak laparotomi ile konulabilmektedir. Yazımızda intestinal obstrüksiyon tablosuyla ortaya çıkan peritoneal enkapsülasyon olgusu ile, bu hastalığın özelliklerini literatür eşliğinde ortaya koymayı amaçladık.
Peritoneal encapsulation is a rare developmental anomaly, in which small intestines are surrounded by an accessory peritoneal sac. Usually, the anomaly stays asymptomatic but can rarely cause intestinal obstructions. Preoperative diagnosis of the peritoneal encapsulation is known to be impossible. The diagnosis can be only accomplished with laparotomy. In this article, we aimed to present a case of a retroperitoneal encapsulation with intestinal obstruction, and discuss the features of the disease with medical literature.

4.HORNER’S SYNDROME FOLLOWING INTERNAL JUGULER VEIN CANNULATION
Nurcan Kızılcık Sancar, Ozge Koner, Sevgi Bilgen, Mehmet Çağlıkülekci
Pages 580 - 582
Horner sendromu hipotalamooküler sempatik sinir yolunun hasarlanması ile oluşur. Pitozis, miyozis, hemifasiyal anhidrozis, enoftalmi ile karakterize bir tablodur. Yazımızda sağ internal juguler ven (IJV) kataterizasyonu sonrasında gelişen horner sendromu sunulmuştur.
Horner’s syndrome result from interruption of the normal sympathetic nervous supply to the eye. Horner’s syndrome is a triad of ipsilateral ptosis, miosis,and conjonctival and facial anhydrosis. We report a case of Horner’s syndrome secondary to IJV cannulation.

LookUs & Online Makale