Obezite son yıllarda giderek artan bir sıklıkta karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada amaç morbid obezitesi olan hastalarda mide içi balon tedavisinin erken dönemde etkinliğini değerlendirmektir. METOD Çalışmaya, Vücut Kütle İndeksi (VKİ) >35 kg/m2 olan ve endokrinolojik problemleri dışlanan toplam 18 hasta (11 kadın, 7 erkek) dahil edildi. Hastaların yaş ortalaması 40±5 yıl, VKİ 42±0.96 kg/m2 idi. Her hasta işlem öncesi psikiyatrik olarak da değerlendirildi. Tedavi amacı ile 500-700 ml serum fizyolojik ve 10 ml metilen mavisi ile doldurulan düz elastik silikon balon (Bioenterics Intragastrik Balon Sistemi INANEMED sağlık Santa Barbara) kullanıldı. Olgulara 1200-1400 kalori/gün diyet verildi. Hastalar yan etkiler açısından ilk ay her hafta, daha sonra 15 günde bir kontrol edildi. SONUÇLAR Üçüncü ayın sonunda olguların ortalama 12±2.5 kg zayıfladıkları görüldü. VKİ 35±2 kg/m2 ‘ya gerilediği saptandı (p<0.05). Yan etki olarak ilk 1 ay içinde bulantı kusma ve karın ağrısı dışında ek sorun yaşanmadı. SONUÇ Mide içi balon yerleştirilmesi morbid obezite tedavisinde etkin ve tolere edilebilir bir yöntem olarak görülmektedir.

AIM: Obesity appeared with increasing frequency in recent years. The aim of this study is to evaluate safety and efficacy of intra-gastric balloon therapy in patients with morbid obesity. MATERIAL AND METHODS Eighteen patients (11 women and 7 men; Body Mass Index (BMI) > 35 kg/m2) were included into the study, and endocrinological problems are excluded in all of them. Psychiatric examinations were performed in all patients. The mean age of the patients was 40±5 years, and mean BMI was 42±0.96 kg/m2. Elastic silicon balloon which is filled 500-700 ml saline plus 10 ml methylene blue was used (Bioenterics Intragastric Ballon System INANEMED health Santa Barbara). Patients were discharged with diet (1200-1400 kcal/day). All patients were controlled every week in the first month, every 2 weeks during the follow-up period. RESULTS At the end of 3 months, mean weight loss was 12±2.5 kg. BMI was regressed to 35±2 kg/m2 (p<0.05). Excep nausea and vomiting during the first month, we did not observe serious complication. CONCLUSION Intragastric balloon treatment seems to be safe and effective procedure in obesity treatment.

Bu çalışma Türkiye’deki bir üniversite hastanesine başvuran hastaların anesteziyoloğun rolü , ameliyathane içi ve dışındaki sorumlulukları hakkındaki bilgilerini değerlendirmek için planlandı. Bu amaçla Yeditepe Üniversitesi Hastanesi anestezi öncesi kiliniğine başvuran 251 hastadan bir anket formu doldurmaları istendi. Hastaların %13’ü anesteziyoloğun kim olduğunu hiç bilmezken % 69,7’si anesteziyoloğun doktor olduğunu bildi. Hastaların % 6’sı anesteziyoloğun cerrahtan daha önemli olduğunu düşündüğünü, % 56’sı anesteziyoloğun kolay iletişim kurulabilecek bir kişi olarak gördüğünü söyledi. Önceden ameliyat olmuş hastaların yalnızca % 23’ü anesteziyoloğun kendilerine muhtemel komplikasyonları anlattığını ve % 58’i de anesteziyoloğun kendisiyle ameliyat sonrası dönemde yeterince ilgilendiğini düşündüğünü beyan etti. Tüm hastaların % 36’sı anesteziyoloğun yoğun bakım ünitesindeki rolü kakında bilgi sahibiydi. Yaptığımız bu çalışma toplumun anesteziyoloğun rolü hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığını gösterdi.

This prospective study was designed to assess patient’s understanding and knowledge of the anesthesiologist’s role and responsibilities in the operating room and in other areas in a university hospital in Turkey. 251 adult patients were asked to fill a questionnarie in the preanesthestic clinic of Yeditepe University Hospital. Results of the questionnaire revealed that 13,1% of the respondents did not know who an anesthesiologist was and 69,7% knew that the anesthesiologist was a doctor. Of the respondents 6% considered the anesthesiologists as more important than the surgeon, 56% felt that the anesthesiologists were easy to talk to and only 23% stated that the anesthesiologists explained the possible complications and 58% thought that the anesthesiologists took care of them postoperatively. Of all the respondents, 36% were aware of the anesthesiologists role in the intensive care unit. The present study pointed out poor knowledge of the public regarding the role of anesthesiologist.

Lenfoma lenfoid sistemi tümörüdür. CT ve MRI bulguları farklıdır ve tüm organ sistemleri karışabilir. Esktranodal lenfoma tanısı zordur. Diğer patolojik durumlar ve tümörler bu hastalığı taklit edebilir. Çalışmada çeşitli ekstranodal bölgeleri CT ve MRI bulguları göstermeyi amaçlandı.

Lymphoma is the malignant neoplasm of the lymphoid system. CT and MRI appearances can be diverse, and almost all organ systems can be involved. The diagnosis of extranodal lymphoma is challenging, since almost all other pathologic conditions including neoplasms can mimic this disease. We aimed to illustrate CT and MRI findings of lymphoma in various extranodal sites. MATERIAL AND METHOD CT and MRI examination findings were presented to illustrate the diversity of the radiological appearances and organs involved. RESULTS Among all lymphoma subjects, extranodal disease accounts for 15% of patients. We aimed to demonstrate some special clues for each system to help the differential diagnosis of extranodal lymphoma. GIS: Intestinal mural thickening with adjacent lymph node enlargement without obstructive symptoms, and with possible additional aneurysmatic dilatation. Genitourinary: Patchy hypodense or hypointense areas through the parenchyma, bilaterally. Thoracic: uniformly but nonsegmental thickening of the vascular, and/or cardiac wall. Pulmonary parenchymal involvement may present with any configuration such as ground-glass appearance, infiltration, mass, nodule etc. Central nervous system: Atypically presented a nonmass-like lesion with minimal contrast enhancement. Bone, muscle and soft tissues: Homogenous mass lesion with minimal or relative large area of necrosis and permeative growth without obvious destruction. CONCLUSION Lymphoma is a common malignancy, accurate diagnosis is crucial for the treatment strategy. This pictorial review will make radiologists familiar with the imaging findings of lymphomas affecting various extranodal sites.

52 yaşındaki erkek hasta, , sol göğüs duvarında, 3 yıldır çapı giderek artan şişlik şikayeti ile başvurdu. Hasta kist eksizyonu için opere edildi. Histopatolojik inceleme ile kist hidatik teşhisi teyit edildi. Hastanın 2 yıllık gözlemi boyunca lokal veya sistemik kist hidatik nüksü gözlenmedi. Kist hidatikte karaciğer ve akciğer tutulumu olmaksızın diğer organlarda hastalığın görülmesi çok nadir bir durumdur. Bu yazıda, sol göğüs duvarında primer subkutan kist hidatik tespit edilen bir olguyu sunuyoruz.

A 52-year-old male presented with a swelling in the left chest wall since three years which was gradually increasing in size. The patient underwent surgery for excision of the cyst. Histopathological examination revealed a hydatid cyst. There was no local or systemic hydatic cyst was during the two-year follow-up period. In the absence of hepatic and pulmonary involvement, hydatid disease of other organs is extremely rare. In this paper, we report on a patient who had a primary subcutaneous hydatid cyst in the left chest wall.